"ANADOLU 10000 YILLIK TÜRK YURDUDUR"
"ANADOLU 10000 YILLIK TÜRK YURDUDUR"
Hoş bizim 1000 yıllık Türkleştirmemiz bu yurdu Türk yurdu kılmaya yeter ama Batı maşaları bu toprakların aslında Hint-Avrupai uluslarının olduğunu şöyle yahut böyle dile getirmektedir. Nisan 2005 ayı içinde İTÜ’de konferans veren Avusturyalı yazar ve belgesel film yapımcısı Erich Feigl, konuşmasını söyle bitirdi: “Bu topraklar size ait. Sizler Anadolu’ya Malazgirt zaferiyle yerleşmediniz. Çatalhöyük’teki arkeolojik bulgular, sizlerin 10.000 yıldan uzun süredir burada bulunduğunuzu kanıtlamaktadır.” Anadolu’daki çok eski Türklerin izlerini aramak hep Güneş-Dil Kuramına vurulup alaya alınır. Ama gerçek gerçektir. Dünya Resmi Tarihi Aryan ırkçısıdır. Türklere herhangi bir uygarlık biçmez. Onların uygarlıktan nasipsiz göçebeler olduğunu yineler durur. Batılıların bu konudaki huyu hakkında küçük bir örnek verelim. “Sir Henry Rawlinson’un Sümer dilini Turani bir dil olarak tanımladığı dönemde Sümer medeniyeti henüz keşfedilmemişti. Bilim adamları onların, büyük Sami medeniyeti içinde yaşayan geri bir toplum olduğunu düşünüyordu. Daha sonra arkeolojik araştırmalar Sami medeniyetinin asıl dayanağı olan büyük Sümer gerçeğini ortaya çıkarınca Batı bilim çevreleri Sümerlilere atfedilen Turani damgasını bırakıp onların bilinmeyen bir dile ve ırka sahip oldukları tezini ortaya attılar. Böylece asrımızın başında tarihçi Prof.Goodspeed Sümerlilerin Samilerden üstün bir medeniyete sahip olduklarını fakat hangi ırka mensup oldukları bilinmeyen bir millet olduğunu yazıyordu.” ( Selahi Diker – Türk Dilinin Beş Bin yılı) Biz sözümüzü ileri görüşlülüğüyle ünlü Ulu Önderimizin saptamalarıyla bitirelim. Atatürk Lozan Antlaşma’sının imzalandığı günlerde Adana’da halka şöyle sesleniyordu: “..haksızlık ve küstahlığın bundan fazlası olamaz. Ermenilerin bu feyizli ülkede hiçbir hakkı yoktur. Memleketimiz sizindir, Türklerindir. Bu memleket tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.Gerçi bu güzel memleket kadim asırlardan beri çok kere istilalara uğramıştı. Aslında ve en başında Türk ve Turani olan bu ülkeleri İraniler zaptetmişlerdir.Sonra ülke bu İranileri yenen İskender’in eline düşmüştü.Onun ölümüyle mülkü taksim edildiği vakit Adana Kıtası da Silifkililerde kalmıştı.Bir aralık buraya Mısırlılar yerleşmiş,sonra Romalılar istila etmiş,sonra Şarki Roma yani Bizanslıların eline geçmiş,daha sonra da Araplar gelip Bizanlıları kovmuşlar.En nihayet Asya’nın göbeğinden tamamen Türk soyundan ırktaşları buraya gelerek memleketi asıl ve eski hayatına kavuşturdular.Memleket nihayet asıl sahiplerinin elinde kaldı.Ermenilerin vesairenin burada hiçbir hakkı yoktur;bu bereketli yerler koyu ve öz Türk memleketidir.” “Bu memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. “Büyük devletler kuran ecdadımız büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” M. K. ATATÜRK Gerçek Türk tarihinin idrak edilmesi dileğiyle…. SELAHİ Alaattin Diker
Dr. Selahi Diker, İstanbul Erkek Liscsi'ni bitirdikten sonra İstanbul Yüksek Mühendis Mektebi'nde iki yıl | öğrenim görmüş, açılan Devlet imtihanını kazanarak MTA hesabına gittiği İngiltere'de King's College, University of Durham'dan Maden Mühendisliği diplomasim almış, daha sonra Amerika'da Colorado School of Mines'da doktora yaparak Jeofizik Mühendisliği dalında D.Sc. diplomasını almıştır. Türkiye'de, A.B.D.'de, Arabistan'da, Basra Körfezi'nde ve Arjantin'de, karada ve denizde, petrol aramalarına iştirak etmiştir. Kısa bir süre ODTÜ'de yüksek lisans part-time öğretim görevlisi olarak çalışmıştır. Kırk yıldan fazla bir süre zaman buldukça tarih ve filoloji mevzularını bir hobi olarak inceleyen yazar, bu çalışmalarında iki büyük dil bilgininden ilham almıştır. Bunlardan biri 11. yy.da Divanü Lügat-H Türk adlı eseri yazan Mahmut Kaşgarî, diğeri de, aslında bir subay olan ve araştırmalarına bir hobi olarak başlayan ve daha sonra 'çivi yazılarını muvaffakiyetle ilk deşifre eden kişi' olarak bilinen Sir Henry Creswicke Rawlinson idi.
Yirmiden fazla kayıp dilin Türkçe olduğunu keşfeden ve bulgularını İngilizce olarak 1996 yılında yayınlayan Dr. Diker'in eseri hakkında yapılan bazı değerlendirmeler: Alpaslan Türkeş:
"Atatürk'ün bir zamanlar Türk Milleti ile ilgili değerlendirmelerini ilim açısından da doğrulayan bir araştırma... Beni çok heyecanlandırmıştır... Kitabınız bugüne kadar bilinenleri ve yazılanları altüst edecek durumdadır. Türk Milleti'nin büyüklüğünü ve insanlığa yaptığı hizmetleri haşmetli bir şekilde gözler önüne sermektedir."
Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal: "Muazzam bir eser, "
Prof. Dr. JMS De Jarvalho: (Coimbra üniversitesi, Portekiz):
" Benim de en sevdiğim mevzulardan biri olan Etrüsk Dilinin araştırılmasında muazzam bir araştırma mahsulü olan And The Whole Earth Was Of One Language (Ve Bütün Dünyanın Dili Birdi) Ten Thousand Years Of The Turks (Türklerin On Bin YıIı) adlı eserinizi çok faydalı buldum. Eminim ki diğer uzmanlar da benim kadar eserinizi takdir edeceklerdir. Bütün kalbimle ümit ederim ki eseriniz İngilizce dışında diğer dillere de tercüme edilir."
İngilizce kitabın tam bir tercümesi sayılmayan bu Türkçe baskısı Etrüsk, Lydia ve Urartu dilleri üzerinde önemli ilâveleri, ve meşhur Lemnos Yazıtı'nın çözümünü içermektedir.
YAZARA AİT YAZILAR