BİR KERE DAHA YA SABIR!
Merhaba saygı değer okuyucular. Ne yazmalı? Nereden, nasıl, ne şekilde başlamalı bilemiyorum. Bakalım düşünceler ve yürekten dökülenler, dile ve kaleme nasıl yansıyacak ve siz okuyucular da nasıl bir tepkiye yoruma yol açacak? Her ne olursa olsun şundan eminim ki; yazıya son noktayı koyduğumuzda sizlerin de benim gibi yüreğinizin sızlayacağını, hangi siyasi görüşe sahip olursanız olun inancınız ve etnisiteniz ne olursa olsun, kendinizi hangi millete ait hissederseniz hissedin, insanlık adına merhamet ve vicdan adına bana hak verip, bir nebze de olsa bana katılıp düşüncelerimin haklılığına inanacaksınız.
Memleketimizin şu zor çetrefilli süreç içerisindeki bu çalkantılı, bir o kadar da sıkıntılı dönemi, hiç bu kadar vahim boyutlara ulaşmamıştı desem yeridir. Ama şunu hemen belirteyim; tarihini iyi bilen ve devşirmelerin yazdığı kitaplardan değil ehil insanların emin kaynaklarından okuyup bilen birisi olarak söylemeliyim ki, Türk milletinin var oluş sürecinin başlangıcından tutan da günümüze kadarki süreç içerisinde dönem dönem bu millet böyle çok vartalar anlatmış ve hepsinden de yüzünün akı çıkmıştır. Çıkmış olmasına da lakin bu sefer durum biraz daha siyaseten ciddi ve inanılmaz bir psikolojik-sosyolojik boyutlar içermektedir. Bunların benim gibi herkes farkında. Fakat benim sizlerle paylaşmak istediğim boyutu farklı biraz...
Farkı şu sevgili okuyucular; Biz böyle değildik millet olarak, inanç olarak, kültürel olarak… Ne oldu bize? Ne ölçümüz ölçü, ne ayarımız ayar, ne merhametimiz merhamet, ne vicdanımız vicdan!... Ucube bir çeşit toplum olduk çıktık. Üzerimize bir ölü toprağı serpilmiş, uyumuş, afyon yutmuş bir nesil olduk çıktık sonunda. Varsa yoksa ben, ben, ben... Ortak sevinçlerimiz, acılarımız yok artık. Vatan severlik adına... Ayrımcılık yapanlar, bölücülük yapanlar ya da dini siyasete alet edenler adına bir sıkıntı yok bu birlik ve beraberlik olma adına… Birileri, takiye cumhuriyetini bölüp parçalama ve adına da ileri demokrasi yaftası oturtma adına bir anda sokaklara meydanlara iniyorlar yüz binler bir anda "Hrant" oluyor, "Berkin" oluyor ya da bebek katili, İmralı'da yatan insanlıktan nasibini alamayan o zevat olup her türlü terörizm eylemi içerisinde birleşiyorlar yakıyorlar yıkıyorlar ellerinde pala ve döner bıçakları adam kovalıyorlar yaralayıp öldürüyorlar... Onlara ileri demokrasi adına her şey serbest!
Sorun burada değil zaten. SORUN bizde sevgili okuyucular. Biz üzerimizdeki ölü toprağından sıyrılamıyoruz ki bir araya gelelim, ortak bir eylem gerçekleştirelim ve tepkimizi demokratik şekilde ortaya koyalım ve anayasal hakkımız olan gösteri ve eylem hakkımızı kullanalım. Ya da şöyle ifade edeyim; varsayın ki bu haklar bizim içinde yani (TÜRK OLANLAR) için geçerli olsun diyelim... Buyurun hadi hem de yasal olarak izin almış olsanız bile sokağa inin de görün gününüzü. Bizler sakin olacakmışız, sağduyulu olacakmışız, birleştirici, bütünleştirici olmak adına kös kös oturacakmışız, başımızı önümüze eğip oturacakmışız ve ülke kan ağlarken, her gün bir veya bir kaç haneye ocağa ateş düşerken bize sadece baş sağlığı, sabır ve ölenlerin yakınlarına metanet çağrıları yapacakmışız. Vah milletim vah... Vah ki ne vah...
Yukarıda yazdıklarımı yapmazsak eğer, vatan haini, gerici, yobaz, ırkçı olmakla itham ediliyor ve gerek iç siyasette, gerekse uluslararası platformlarda malzeme olarak kullanılıp 'tu kaka' ilan edilerek dışlanıp, dışlandırılıp bir köşeye tıkılıyoruz vesselam... Kendi öz yurdumuzda "parya" olduk çıktık. Kendi öz yurdumuzda "azınlık" olduk çıktık. Kendi öz yurdumuzda sindirildik, korkutulduk. Asker, polis, yargı, adalet, eğitim ve en sonunda millet hep birlikte pes ettik, havlu attık, menfaatçi, çıkarcı, nemelazımcı, bencil, egoist, vicdanı ve duyguları kör bir nesil olduk çıktık.
Sevgili okuyucular, “Bayburt, Bayburt olalı böyle bir zulüm görmedi” diye literatürümüzde bir deyim vardır. Hah işte ülkemin son durumu bu… Türkiye, Türkiye olalı böyle bir zulüm, böyle bir adaletsizlik, böyle bir hukuksuzluk, böyle bir yönetim zihniyeti görmedi, görmemiştir de…
Ve son cümle diyorum ki; Cenabı Allah, Yüce Türk milletine yeniden bir İstiklal Marşı yazdıracak, yedi düvele ve içteki onların yandaş mandacılarına karşı yeni bir İstiklal harbi yaşatmasın ki; o zaman taş üstünde taş, baş üstünde baş kalmaz emin olun.
Hadi parmakları göreyim bu vatan, bu al bayrak için gönüllü deli sevdalı deliler aranıyor. Valla bu konuda emin olun ben Zurnanın son deliği bile olamam, buna tüm yüreğiyle inanmış, iman etmiş biri olarak. Ama hiç endişem yok, bizden artık sabunluk bile olmasa da. arkamızda mangal yürekli evlatlarımız ve torunlarımız var Allah'ın izni ile...
Şimdi haksız mıyım sevgili okuyucular? Yazımın sonunda bana eminim ki bana katılacaksınız derken ve biliyorum ki sizlerin de birer ikişer, hatta üçer dörder kurt yavrusu evlatlarınız ve torunlarınız var. Bir gün ihtiyaç duyulduğunda ay yıldızlı bayrağı burçların en üst kademesine dikmek adına....
Kalın sağlıcakla, selam, saygı ve dua ile…
Kalın sağlıcakla, selam, saygı ve dua ile…
YAZARA AİT YAZILAR